Beşiktaş’ın üçüncülük umutlarına tutunmak ne kadar yürek yakıcıysa, bu maksadın öteki bir kadronun son hafta alacağı sonuca bağlı olması da başlı başına bir ızdıraptı.
Geçtiğimiz hafta alanında Rizespor’a kaybetmenin faturası bu hafta kesildi.
Ne yazık ki futbolcular, üçüncülüğü hiçbir vakit gerçek bir maksat olarak görmedikleri için bu noktaya ulaşmak mümkün olmadı. Fenerbahçe galibiyetinden sonra Alanyaspor ve Rizespor karşısında kaybedilen puanlar, Beşiktaş’ı dördüncülüğe mahkûm etti.
Bodrum FK karşısında sergilenen oyun da ciddiyetten uzaktı. Futbolcuların tek kanısı, bir an evvel dönemin bitmesi ve tatile çıkmak üzereydi. Skora bakıp aldanmayın: 4-0’lık galibiyet büyük ölçüde Bodrumspor’un bilhassa kalecisinin yaptığı bariz kusurların yapıtıydı. O denli ki, Beşiktaş’a adeta golleri armağan ettiler.
Diğer yanda Kayserispor son ana kadar direndi, çabayı bırakmadı. Bilhassa kalecilerini farklı bir parantezle kutlamak gerekir; harika bir maç çıkardı. Fakat uzatma dakikalarında gelen iki gole engel olamadı.
Lig Sıralamasının Sağladığı Avantajlar
Birçok köşe muharriri ve yorumcu, ligde üçüncü olmanın dördüncü olmaktan en büyük farkının, UEFA Konferans Ligi eleme cinslerinin daha erken başlaması olduğunu vurguluyor. Bana nazaran bu, abartıldığı kadar büyük bir dezavantaj değil. En fazla 20-25 gün daha erken kampa girmek zorunda kalacaklar. Bunu da artık futbolcular düşünsün.
Erken kampa girmenin tek handikabı, formu erken yakalayan ekiplerin, dönem içinde daha erken formdan düşme riskidir. Her kadronun form çizgisi doğal olarak inişli çıkışlıdır. Kıymetli olan, teknik yöneticinin bu düşüş devrini en az hasarla geçirmesini sağlayabilmesidir. Bu başarıldığında, rakiplerin gerilemeye başladığı periyotlarda fark süratle kapanabilir.
Asıl belirleyici fark ise katıldığınız Avrupa kupasının kulübe sağladığı gelir seviyesidir. Aşağıdaki tablo, UEFA’nın üç büyük turnuvasındaki temel gelir kalemlerini özetlemektedir:
UEFA Avrupa Kupaları Gelir Dağılımı
Bu tablo açıkça gösteriyor ki UEFA Avrupa Ligi ile Konferans Ligi ortasında gelir açısından devasa farklar yok. Örneğin yalnızca Şampiyonlar Ligi’ne katılmanız bile 18,62 milyon €’luk bir gelir sağlıyor. Avrupa Ligi’nde bu sayı 3,63 milyon €, Konferans Ligi’nde ise 3,17 milyon €.
Bu sezon Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan PSG, yayın gelirleri ve performans ödülleriyle birlikte toplamda 148,4 milyon € kazandı. Konferans Ligi şampiyonu Chelsea’nin toplam geliri ise yalnızca 21,99 milyon € oldu. Değişiktir ki Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı 8 maçı da kaybeden Bratislava, 21,87 milyon € gelirle neredeyse Chelsea kadar kar sağladı.
Gerçek Maksat: Her Zaman Şampiyonlar Ligi
Görüldüğü üzere, UEFA Avrupa Ligi ile Konferans Ligi ortasındaki fark sınırlıyken, asıl büyük fark Şampiyonlar Ligi’ndedir. Bu nedenle Beşiktaş’ın ve oyuncularının birincil gayesi her vakit bu lige katılmak olmalıdır.
Elbette bu gayenin oyuncular için de bir mana söz etmesi gerekir. Bu da lakin futbolcu mukavelelerinin prim temelli olarak yapılandırılmasıyla sağlanabilir. Kontratında gelirini garanti altına almış bir futbolcu için şampiyonluk ya da Şampiyonlar Ligi’ne iştirak o kadar da mana taşımayabilir. Onun bakacağı yer garanti maaşı olur.
Oysa büyük kulüpler, futbolcu fiyatlarını muvaffakiyete endeksler. Kazan-kazan anlayışı üzerine kurulu bu model, alanda gerçek çabayı teşvik eder. Beşiktaş da önümüzdeki dönem yapacağı mukaveleleri bu temellere nazaran tasarlamalıdır. Fakat bu biçimde, futbolcular muvaffakiyetten elde edecekleri primleri düşünerek alanda gerçek manada savaşırlar.
Aksi hâlde, üçüncülük mü olmuş, dördüncülük mü olmuş, umurlarında bile olmaz. Tıpkı bugün olduğu gibi…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar büsbütün muharrirlerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio
